TR16CR19ADD1

AS (2016) CR 19
Addendum 1

Provisional edition

2016 Olağan Genel Kurulu III. Dönem Toplantısı
Third part of the 2016 Ordinary Session (20-24 June) 
Troisième partie de la Session ordinaire de 2016 (20-24 juin)
_____

Ek Tutanak
Addendum to the report / Addendum au compte rendu 

Bu konuşmalar sadece konuşma sahibini bağlar
These speeches commit only the members who have tabled them
Ces discours n’engagent que leurs signataires

---------------
Aşağıdaki konuşmalar, konuşma listesinde ismi ve Genel Kurulda bulunan ancak süre kısıtı nedeniyle konuşma yapamayan üyeler tarafından sunulmuştur.

The following texts were submitted by members whose names were entered on the speakers’ lists and who were present in the Chamber but were prevented from delivering them due to lack of time.

Les interventions suivantes ont été communiquées par des membres qui, inscrits et présents en séance, n’ont pu être appelés à les prononcer faute de temps.

Parlamenter Meclis- Haziran Dönem Toplantısı (20-24 Haziran 2016)
Parliamentary Assembly - June part-session (20-24 June 2016)
Assemblée parlementaire – partie de session de juin (20-24 juin 2016)

Türk Delegasyonunun üyesi tarafından yapılamayan konuşma (1)
Undelivered speech tabled by a member of the Turkish delegation (1)
Discours non prononcé déposé par un membre de la délégation turque (1)

Tarih : 20/06/2016
Date :

Oturum : 2.1
Sitting N° / N° de séance :19

Müzakere : Progress report of the Bureau and the Standing Committee​
Debate on / Débat :

Ad, soyad ve siyasi grup : Orhan Miroğlu / EC
Name, first name and political group:
Nom, prénom et groupe politique :

Bu konuşmalar sadece konuşma sahibini bağlar
This speech commits only the member who has tabled it / Le présent discours n’engage que son signataire 

  1. Maximum: 4 dakika/minutes : 500 kelime words/mots - 3 dakika/minutes : 400 kelime/words/mots 

=======

Konuşmama, özgürlüğüne kavuşan melektaşımız Nadya Savşenkoy'u selamlayarak başlamak istiyorum. Ayrıca İngiliz vekilimizin ailesine ve Konsey'deki arkadaşlara başsağlığı diliyorum.

Bildiğiniz gibi geçtiğimiz günlerde AKPM Başkanı Sayın Pedro Agramunt'u ülkemizde ağırladık. Parlamenter meclis başta olmak üzere, Avrupa Konseyinin tüm kurumlarıyla yakın işbirliği içinde olmamızdan duyduğumuz memnuniyeti ve İlişkilerimizin güçlendirilmesinden yana olduğumuzu  bir kez daha ifade ettik. Kendisi ise, başta dünya genelinde artan terör tehditi ve saldırıları  olmak üzere, Avrupa genelindeki mülteci krizi ve yükselen ırkçı temayüller olmak üzere birçok önemli ve hassas konuya değindi.
Şunu hemen ifade etmek istiyorum: Eğer Türkiye karşı karşıya kaldığı terör saldırısı karşısında başarısızlığa uğrasaydı, siyasi ve coğrafik olarak bölünür ve etnik bir çatışmanın içine yuvarlanırdı. Ama Türkiye bölünerek değil birleşerek çıkmayı başardı.

Türkiye'nin mücadelesi sıradan bir terörle mücadele değildir. Benim ülkem, üniter birliğini ve  demokrasisini korumaya ve terör saldırılarının yol açtığı acılar ve yasla başetmeye çalışıyor.
Türkiye'nin bu mücadelesini anlayamayan bir Avrupa, aslında kendi değerlerinden uzaklaşmış bir Avrupa demektir.

Mesele Terörizmin ve terörizme karşı yasaların Türkiye'den talep edildiği üzere basitçe değişmesi meselesi değildir. Çok açıktır ki, vize serbestisi karşılığı Türkiye'nin bazı yasalarının değişmesini talep etmek, TC yurttaşlarının anlayabileceği bir talep değildir. Biliyoruz ki geçen yıl başlayan terörist saldırılarda hayatını ve evini kaybeden yüzlerce binlerce insan var, tam yedi şehir merkezi yerle bir oldu. Bu, aslında sadece terörizm saldırısı olarak anlaşılabilecek bir durum değildir. Terörizmin en anlaşılabilir tanımıyla dahi, anlaşılabilecek bir durum değildir. 

Türkiye daha kapsamlı bir saldırıyla karşı karşıya kaldı.

Diyarbakır Dürümlü'de 15 ton patlayıcının patlatılması sonucu 16 köylü hayatını kaybetti. 12 kişinin bedeninden geriye kalan bir kaç doku parçası sadece 50 kilogram kadardı. 
Benim milletvekili  olduğum Mardin-Midyat ilçesinde geçen hafta patlatılan 2 ton ağırlığındaki bomba aralarında altı aylık hamile bir kadın polisimiz olmak üzere 6 kişinin hayatını kaybetmesine ve 51 kişinin de ağır yaralanmasına yol açtı.

Her ne gerekçeyle olursa olsun, hiç bir terör örgütü arasında ayrım yapılmamalı ve PKK, DAİŞ ve benzeri örgütlere siyasi tolerans ve hoşgörü gösterilmemelidir.

Dokunulmazlıkların kaldırılmasını bu çerçevede doğru değerlendirmek gerekir. Her demokrasinin kendini şiddet ve terör söylemlerine ve desteklemelerine karşı korumaya hakkı vardır. Parlamento ulusal bir mutabakatla bu kararı almıştır ve bu karar sadece HDP'yi hedefe alan bir karar değildir. Bugün federasyon dahil birçok farklı çözüm yollarını savunan Kürt partileri vardır ve bu partilerin siyasi faaliyetlerinin önünde hiç bir siyasi ve hukuki engel söz konusu değildir. Bundan sonra süreç tamamen bağımsız mahkemelerin takdirindedir. Terör ve şiddetin açıkça desteklenmesi hiç bir demokrasinin  kabul edebileceği bir durum olamaz.